Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen ve üç gün sürecek olan 2. Mezopotamya Su Forumu başladı. Forumun açılışında konuşan Eşbaşkan Doğan Hatun, suyun tüm Mezopotamya halklarının özgürlüğü olduğunu belirterek, suyun korunmasına ilişkin mücadele edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Mezopotamya Su Forumu ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi iş birliğiyle yapılan 2. Mezopotamya Su Forumu, Çand Amed Kültür ve Kongre Merkezi'nde başladı. Foruma, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Doğan Hatun, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, DBB Meclisi Eşsözcüleri Demet Ceylan ve Ayhan Karatekin, ilçe belediye eşbaşkanları, Irak, Suriye ve Türkiye’den çevre aktivistleri, akademisyenler ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. 19 Ekim'e kadar sürecek olan forumda suyun ekolojik, politik ve toplumsal boyutları tartışılacak.
Eşbaşkan Hatun: Su canlılar için yaşamdır
Forumun açılışında konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Doğan Hatun, suyun yaşamın kaynağı olduğunu vurgulayarak, forumun Diyarbakır'da olmasından dolayı çok mutlu olduklarını ifade etti. 1. Mezopotamya Su Forumu'nda hiçbir devletin suyu silah olarak kullanmaması gerektiğine dikkat çektiklerini anımsatan Eşbaşkan Hatun, "Bu söz birinci forumun sloganı oldu. Su bir silah değildir, su tüm doğa için, tüm canlılar için yaşamdır. Birlikte doğamızı da koruyalım, suyumuzu da koruyalım, yaşamı da koruyalım, o zaman insanlığı da koruyabileceğiz. İlk forumun üzerinden geçen 6 yılda su hala silah olarak kullanılıyor. Burası Mezopotamya topraklarıdır. Canlılar ve doğa için yaşamın ilk kez birlikte kurulduğu yerdir. 12 bin yıl önce burada insan yaşamıştır. Arkasında eserler bırakmıştır. Yani insanlık yaşamı ilk kez Mezopotamya'da doğaya yerleşti. Doğa onu kabul etti. Göçebeydi, su arıyordu. Evet su arıyordu, yaşam arıyordu. Buğday ilk kez Mezopotamya'da suyla, ekmek için toprakla buluştu. Yine ilk rol, suyun rolüydü. Bu 12 bin yılı bir medeniyet olarak düşündüğümüzde, doğa içinde su olmadığında hiçbir anlamımız yoktur. Su insanlıktan daha kutsaldır. Doğanın tamamı canlılığını sudan alır" diye konuştu.
‘Tutumumuzu değiştirmeliyiz’
Mezopotamya toprakları üzerinde özellikle Fırat ve Dicle nehirleri üzerinde çeşitli oyunlar oynandığını ifade eden Eşbaşkan Hatun, bu oyunun tüm Ortadoğu'yu savaş alanına çevirdiğini belirtti. Resmi olarak adı konulmasa da söz konusu savaşın 3'üncü Dünya Savaşı olduğunu belirten Eşbaşkan Hatun, şöyle devam etti: "Temelinde ne bakır, ne petrol, ne toprak, aslında sadece su var. Birleşmiş Milletler komisyonlarının verileri diyor ki, Ortadoğu'nun yüzde 88'i çöl seviyesine geldi. Ne yazık ki doğru. Ama kim getirdi o seviyeye? Kim Fırat Nehri ile oynadı, serbestçe akmasına izin vermedi? Kim Dicle Nehri ile oynadı, serbestçe akmasına izin vermedi? Biz, yani insanlık. Bizim adımıza da kapitalist sistem. Fırat ve Dicle nehirlerinin kıyısında medeniyet kuran insanlar, biz doğa için sadece bir nokta idik, şimdi neden doğa üzerinde sulta kurmaya çalışıyoruz? Sorunumuz oradan kaynaklanıyor. Eğer tüm dünya topraklarının Mezopotamya'nın talihsizliği gibi çöl olmasını istemiyorsak tutumumuzu değiştirmeliyiz. Kendimizden başlamalıyız. Suyu silah olarak kullanmak isteyen ve ezilen halkları bununla eğitmek isteyenlere karşı sessiz kalmamalı ve onlara bir cevap vermeliyiz. Bu 12 bin yıl boyunca su bize yaşam verdi. Ne doğa, ne yaşam susuz olmaz."
‘Su halkların özgürlüğüdür’
Suyun ezilen halkların ve tüm Mezopotamya halklarının özgürlüğü olduğunu vurgulayan Eşbaşkan Hatun, "Onun örneğini 12 bin yıldır gördük ve yaşadık. Yaşam susuz yürümez. Su olmazsa biz yokuz. Biz olmazsak doğa yok. Doğa olmazsa Mezopotamya da yok. Halkımızla umutluyuz, örgütlerimizle umutluyuz, bu barış sürecinde de başarılı olacağız. Başardığımızda bilin ki su için de bir başarı gereklidir" ifadelerini kullandı.
Suyun korunması çağrısı
DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ise kapitalizmin saldırılarına karşı su kaynaklarını korumak gerektiğine dikkat çekerek, "Eğer el ele verip direnirsek, inanıyoruz ki doğa ve su kaynaklarını kurtarabiliriz. Tüm demokratik ve yurtsever çevreye sesleniyoruz; doğa ve su kaynaklarına sahip çıksınlar. Bu çerçevede forum çok büyük bir hizmet veriyor. Biz buna çok değer veriyoruz. Hem tarihi hem siyasi olarak da çok önemlidir" dedi.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinden (TMMOB) Diyar Kurt, Dicle’yi Yaşatma Kampanyası’ndan Ismael Dawood ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nden Derya Akyol da forumun hedeflerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bölgesel dayanışma yolları ele alınacak
Konuşmaların ardından basına kapalı devam eden forum, ilk günde “Mezopotamya’nın Tüm Bölgelerinde Suların Durumları”, “Irak Hükümetinin Su Politikası” ve “Suriye’deki Su Politikalarına Çözüm Perspektifleri” başlıklı sunumlarla sürecek. Katılımcılar, Dicle ve Fırat havzalarının karşı karşıya olduğu tehditleri, sınır aşan suların paylaşımını ve bölgesel dayanışma yollarını ele alacak.
‘Birleştirici Güç Olarak Nehirler’
Forum, ikinci gününde “Birleştirici Güç Olarak Nehirler”, “Su Yönetimi ve Havzaların Örgütleştirilmesi” ve “Hakların Su Diplomasisi” başlıklı atölye çalışmalarıyla devam edecek. Üçüncü gün ise forum, raporlarının sunulacağı oturumların ardından Dicle Nehri ve Hevsel Bahçeleri temalı kent gezisiyle sona erecek.
Forum, Mezopotamya havzasında suyun bir hak ve barış aracı olarak ele alınmasını, bölge halklarının su politikalarında söz sahibi olmasını hedefliyor.